ÖZENİLESİ BİR HİKÂYE: THE NOTEBOOK
Yazmak belki de insanların yapması gereken en önemli eylemdir. Bir şeyleri kaydetmek, biz insanların unutulmasını istemediğimiz gerçekleridir . Günlük tutan insan kaldı mı acaba diye düşünmüyor değilim? Kaydetmek istediğimiz hislerimiz var mı ki? O kadar heyecanlanıyor muyuz ya da o kadar gözümüz dönüyor mu? Aşk, sevgi, fedakarlık, mutluluk... Klişe olacak fakat önceden bu tür derin bağları kaydetmeye değerdi. Saf ve masumdu. Mevzu sadece temas değildi. Birbirimize ilk bakışımızda zaten kalplerimiz birbirine dokunuyordu. Şimdi ise yerini sadece katlanılmaz ilişkiler ve sahte gülücükler aldı.
Eskiden bir erkek ve bir kadının içindeki o kıpırtılar sanki yeryüzünü inletirdi. Bize de ne yazık ki bu eşsiz hikâyeleri büyük bir iştahla dinlemek kaldı. Hadi gelin şimdi bahsettiğim konuda çığır aşmış duygusal ve aşk dolu içimizi ısıtan bir hikâye dinleyelim.
Hikâyenin Başlangıcı
İki genç ve kendilerini keşfetme hikâyesi. The Notebook. Film 1940' ın tozlu raflarından günümüze gelen sararmış fakat, asla solmayan bir aşk hikâyesidir. The Notebook, Nick Cassavetes'in yönetmenliğini yaptığı, Nicholas Sparks 'ın aynı isimli romanından uyarlanan, 2004 yılında çekilen romantik bir başyapıt. Başrolerinde Ryan Gosling ve Rachel McAdams yer alıyor.
Noah ve Allie Hamilton. Fedakâr, toy ama gururlu ve olgun bir oğlan; güzel, yetenekli ve özgür olmayı bilmeden isteyen genç bir kız. Filmin her sahnesi adeta bir tablo. Her diyalog edebi bir şiirin mısrası.
Film, Teen Choice' nin En İyi Film Kimyası,En İyi Drama Filmi Erkek ve Kadın Oyuncusu,En İyi Drama Filmi, En İyi Çıkış Yapan Erkek ve Kadın Film Oyuncusu ve En İyi Aşk Sahnesi gibi birçok kategoride ödül almaya hak kazanmıştır.
Bu hikâyenin odak noktası "hafıza"dır. Uzun yıllar boyunca karısına romantik bir hikâye okuyan, sevgi dolu bir koca. Karısının Alzheimer'ı var ve aklı gidip geliyor; yine de, eşi kendisine sararmış günlüğünde yazılı aşk hikâyesini her okuduğunda büyülenmeye devam ediyor. Hikâye geçmişe gidiyor; bu çiftin gençlik yıllarında başlayan ve asla bitmeyen aşklarını, esas oğlanın anlatımı ile olaylar başlıyor.
Gelelim Bu Eşsiz Hikâyeye
ABD, Kuzey Carolina 'daki sahil kasabası Seabrook'a Hamilton adında soylu ve varlıklı bir aile gelir. Eğlenceli bir yaz geçirme umuduyla günlerini yaşayan ailenin kızı Allie Hamilton, bir akşam kasabadaki karnavalda Noah ile tanışır. Tabi bu tanışma normal bir tanışma ne yazık ki değil.
Noah Allie 'yi uzakta diğer gençlerin yanında gördüğü ilk anda Allie' nin gecenin karanlığında parlayan yıldızlara, eşlik eden gözlerinin parıltısını ve içini ısıtan kahkahasını, kafasının içinde susturması imkânsızdı. Bu genç adam henüz bunun farkında değildi fakat büyülenmişti.
Allie Hamilton varlıklı bir aileden geliyordu fakat özgür değildi. Eylemleri ailesi, özellikle annesi tarafından kontrol ediliyordu. Onun için hayatının haritasını çizen birileri vardı. Bizi yöneten birileri olduğunu düşünelim bir an. Allie gibi söz sahibi olmadığımızı mesela. Hayata ne anlamlar yüklerdik? Hayal kuran birileri. Beslenmesine, giyimine, aldığı eğitimleri, çaldığı piyanoyu bile düşünen birileri vardı. Her davranışı özünde bunu arzuluyordu. Özgür olmayı! Noah belki de bunu görmüştü Allie'de. Meydan okumuştu belki de Noah.
Noah' ın ısrarlarına pes eden Allie'de belki de artık prangalarından kurtulmak ve nefes almak istiyordu. Onlar eğleniyordu. Gerçekten mutlulardı. Hayatlarındaki farklılıkları göremeyecek kadar kör ve aşıklardı. Noah Allie'yi altın kafeste hapsedilmiş narin bir güvercin gibi serbest bırakıp uçmayı öğretmişti. Allie hem aşkı hem de özgürlüğü tadıyordu ve tattırıyordu.
Her gün birlikte geç saatlere kadar vakit geçiriyorlardı. Bir gün yine geç bir saatte Noah Allie'yi evine bıraktı. Allie'nin babası bu kısa sürede kızının değişiminin farkındaydı ve sonunda bu değişime sebep olan delikanlıyla tanışmak istedi. İlk anda sorun çıkmayacağını iyi niyetli bir adım olduğunu izlediğim zaman ben bile düşünsem de, bu daha iyi zamanlarıydı iki aşığın. Noah bu davete Allie için gelmişti. İstenmediğini ve sevilmediğini biliyordu. Allie'nin sevgisi yeterdi bu genç adama.
Noah Allie 'ye yine başka bir gece o yıkık evde hayallerini anlattı. Bu hayallerde Allie de vardı. Bu evde mutlu olmak istiyorlardı. Diliyorlardı fakat aralarından biri galiba gözlerini çok sıkı kapatmıştı gerçeklere. Noah Allie'ye layık değildi. Ailesinin bu sözleri o gece bu iki aşığı alevlendirmeye yetmişti. Pes etmişlerdi. Yanmışlardı.
Hikâye Burada Bir Zaman Aşımına Uğruyor
Yedi yıl geçiyor. Acı dolu yedi yıl. İlk yıl için Noah'tan Allie 'ye 365 tane mektup. Kim bir umutla her gün mektup yazar ki? Kim böyle kendini sadece sevdiğine adar? Allie, kendine yazılan mektuplardan bir haberdir annesi yüzünden. İki aşıkta gerçeklerden uzakta sadece hislerine tutunur elbet bir gün tekrardan yanmayı bekler. Bu sürede değişmeyen tek şey kalplerindeki o küllerdir. Noah, İkinci Dünya Savaşın'dan babasının yanına döner ve o yıkık evi aynı Allie ile hayallerindeki gibi onarmaya başlar. Yazın sonunda babasının kaybıyla elindeki tek hazinesi Allie ve hayalleridir. Noah'nın hazinesini kaybetmeye niyeti yoktur .
Allie İçin Bu Yedi Yıl Her Daim!
Noah' ı düşünmek ve her yerde onu aramakla geçmiştir. Okulunu okur ve Lon ile nişanlanır. Allie için her şey kontrol altındadır. Peki ya neden bir anda Noah zihnine yerleşmişti? Birbirlerini tekrardan tesadüfen görmeleri yıllar önce yanıp sönen küllerini tekrardan harekete geçirmişti. Zaten aşkta böyle bir şey değil mi? Ne olursa olsun ne kadar zaman geçerse geçsin tekrardan bütün olmaktır.
Allie artık nişanlıydı. Noah ise Allie ile evlerini bitirmişti. Bu iki aşığın buluşması ne kadar bütün izleyenleri heyecanlandırsa da çok mesafeli ve dostça görünüyordu. Malesef hislerimizi kontrol edemeyiz bu elimizde değildir. Eğer birinin kollarına bir kere kendimizi, benliğimizi bıraktık mı asla eskisi gibi olmaz. Yok sayamayız hiçbir şeyi . Allie'de, ne kadar olmamış gibi davranmaya çalışsa da, bir yere kadar dayandı. Noah' a patladı . Beyninin içinde dönen yıllardır sormak istediği soruyu sordu. Neden bana hiç yazmadın? Bunu nasıl düşünürdü?
Sorulan Sorular?
Noah'ın sevgisine güvenmemiş miydi? Sevdiğimiz insandan bunu beklemek ihanet mi? O yıllarda sevdiğimiz, aşık oldum dediğimiz insanın hayatımızdan bu şekilde gitmesine rağmen başka hayatlarda bile umutla beklememiz duyguların o zamanlarda ne kadar gerçek ve ne kadar masum, sadık olduğunu gösteriyordu. Şimdi ise değil hikâyedeki gibi yedi yıl yedi gün bile beklemiyoruz ve kıymet vermiyoruz. Aşık olmak, çok basit bir iş hâline geldi. Fedakârlık sorumluluk alma duygusuz malesef ki kalmadı. Bu durum yüzünden kimileri aşka, gerçek dostluğa inanmıyor ve bu konuda adım atmıyor, içe dönük davranıyor. Bu yüzden günümüzde ki ilişkilerin bitmemesine bir mucize olarak bakılıyor. Zaten arkadaşlık çokta önemsenen bir konu değil. Konu sadece işimizi yürütmek. Eğer artık yürümüyorsa çabalamaktansa, bitirmek en mantık bulduğumuz bir cevap. "Ne gerek var bitsin ve yenisi gelsin." Seni seviyorum ve özür dilerim sözleri o kadar değersiz hâle geldi ki, bazen insanların ezbere konuştuğunu düşünüyorum. Bazen duygular yokken bile sevdiğimizi söyleyip karşı tarafı güzel ve kusursuz bir ilişkinin umuduyla yaşamaya başlıyorlar. Bu görüşüm iki cinsiyet için de geçerli kesinlikle ayrımcılık yapmıyorum.
Hikâye romantik sandal gezisinden sonra Allie'nin, Noah'a dayanamayıp neden yazmadığını sormasıyla devam ediyor. Tabi ki Noah yazmış olduğu ama asla Allie'nin okuyamadığı mektuplardan bahsediyor. Beklediğimiz kavuşma bu iki şanssız aşık tarafından gerçekleşiyor. Yaptıkları çocukluğun farkına varıp yıllarca ödemiş oldukları bedel geç olsa da, mutlu bir son getiriyor. Lâkin sevinmek için çok erkendi. Allie'nin annesi kızını en mutlu, huzur dolu bir sabahında rahatsız eder ve kapısını çalar. Hepimiz bu kadından pek haz etmesekte onun da beklenmedik bir ayrılıkla biten bir aşk hikâyesi olduğunu anlarız. Bayan Hamilton, bütün pişmanlığıyla kızına ait olan 365 tane mektubu verir. Nişanlısının da kasabada olduğunu öğrenen Allie, artık bir seçim yapmalıdır. Allie için alışılması zor bir davranıştır bu, zira hiç kimse ona hiçbir zaman ne isteyip istemediğini sormadı Noah hariç. Ne tesadüf tekrardan karşısında Noah bu soruyu yöneltiyor. Bazen ailemiz bile bize bu kadar saygı duyan insanlar olmazlar. Büyük bir vicdan azabı çeker. Allie nişanlısını seçmek zorunda olduğunu düşünür.
Klasik bir Allie ve Noah tartışmasından sonra, Allie yoksa ağlayarak ilk ve tek aşkının yanlış olduğu mektupları okur. Bir kez daha aynı hatayı yapmaz ve gerçek evine döner. Yapması gereken buydu ve yaptı.
Bazen birilerinin canı yansa da, olması gereken olmak zorundadır. Çünkü hiçbir şey bizi o zaman ki kadar tamamlanmış hissettirmez. Hikâye biter defter yaprakları bu olağanüstü aşkın satırlarıyla yaşlı Alzheimer'lı Allie her şeyi hatırlatır.
Noah ve Allie birbirlerine sarılarak bir günbatımını daha beraber seyrederler.
Mucizelere inanın. Bu inanılmaz hisleri değersizleştirmeyin. Pes etmeyin.
Umudunuz her daim olsun.