top of page

BİR MELODİ

Bir dönenceye ev sahipliği yapıyor hayatım. Her gün bir öncekinin aynısı. Bir dairenin etrafında dans ediyorum durmadan. Hep aynı adımlar aynı melodi. Tek değişen üstümdeki kıyafetler. Elinde bir sopayla bir çocuk dikiliyor başımda. Yanlış attığım ilk adımda indiriyor sopasını bacaklarıma. Korkarak atsam da adımlarımı yanlış yapmayacağımdan da bir o kadar eminim. Belki bir melodi yükselmiyor kulaklarımda. Kalp atışlarım benim müziğim. Tak tak tak...


Bateri gibi yükseliyor kulaklarımda. Her nefesim yeni bir melodi gitarımın tellerine. Birden bir siluet beliriyor karşımda. Ellerimden tutup dansıma eşlik ediyor. Nefeslerimiz birbirine karışıyor. Saçlarım yüzünü okşuyor nazikçe. Gerçek olmayacak kadar güzel yüzü gülümsüyor. Gülümsemesi genişliyor, genişliyor ve genişliyor. Korkmaya başlıyorum. Onu bu kadar eğlendiren dans edişimiz olamaz biliyorum. Ayaklarım birden yerden havalanıyor. Artık onun kucağındayım. Durmadan dönüyoruz. Başımı şiddetli bir ağrı kaplıyor. Eğer biraz daha dönmeye devam edersek galiba kusacağım. Birden durduruyor kendini. Gülüşü eskisinden daha ürkütüyor beni. Bir süre başımın ve midemin geçmesi için gözlerimi kapıyorum. Derin derin nefes alıyorum.


Gözlerimi açtığımda bir uçurumun kenarında buluyorum kendimi. Elleri elimde olan siluet karşıma geçmiş gülümsemeye devam ediyor. Ona yaklaşıp uçurumdan uzaklaşmak istiyorum. İki kişi beliriyor yanımda ve kollarımı sımsıkı sarıyor elleri. Hareket etmemi kısıtlıyor ve biraz daha uçuruma yaklaştırıyorlar beni. Bunun bir rüya olduğunu sayıklıyorum kendime. Rüyadayım ve birazdan uyanacağım biliyorum. Karşımdaki siluet ayaklanıyor. Bu sefer yüzünde beni ürküten gülümsemesi yok. Bana acıyla bakıyor. Kollarımı saran eller birden yok oluyor. Kaçmam gerektiğini hissediyorum ama kıpırdama yetimi kaybetmişim gibi hareket edemiyorum. Uzunca birbirimize bakıyoruz. Tam hareket edecekken kolları bana uzanıyor. Tutacağını sanıp ona ellerimi uzatıyorum.


Fakat birden kendimi boşluğun rüzgarında buluyorum. An yavaşlıyor ve ben sonu olmayan yokluğun içine düşmeye başlıyorum. Rüzgar hiddetleniyor. Bedenim acı içinde sağa sola savrulmaya başlıyor. Önce kolum çarpıyor. Sonra başımı bir yere çarpıyorum. Bilincim birden göz kapaklarımla birlikte kapanıyor. Aslında hiçbirinin rüya olmadığını şimdi anlıyorum. Sadece ölümün kollarında varlığımı sürdürmeye devam etmek için savruluyorum.



0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page