ELİNİZE BİR CAM BARDAĞI ALIN. BUNU ÇOK SIKARSANIZ NE OLUR?
Tamamen serbest bırakırsanız ne olur? Her iki koşulda da bardak kırılır. Çok sıktığınızda bardak elinizde kırılır ve size zarar verir. Eliniz kanar, canınız yanar. Tamamen serbest bıraktığınız zaman da bardak yere düşer, yerde parçalanır etrafına zarar verir. İşte her şey bunun gibi aslında.
Kadınlarımıza, erkeklerimize karşı tutumlarımız da bu şekilde sonuçlanıyor. Biz kadınların payına çok sıkma kısmı düştü. Tabi olayın akademik bir sürü geçmişi var okuyoruz, görüyoruz. Ama ben bunun bilincinde olmak için illaki okumak gerektiğini düşünmüyorum. Çünkü en hasını yaşıyoruz. En iyi öğrenme şekli yaşayarak öğrenme değil midir?
Durup Bir Düşünün!
Şöyle bir hayatınıza bakın. Geçmişe, annelerinizin yaşadıklarına, yaptıklarına bir göz atın. Gözlemlerini bir bakın irdeleyin. Çoğu çok acımasız, taraflı değil mi? Hepimiz maruz kalıyoruz. Özgürce yaşayamıyoruz, istediğimiz gibi giyinemiyor, gezemiyoruz. Eskiden bir nebze yapıyorduk, şimdi hiç kalmadı. Kadınlar öldürülme korkusuyla evlerinden çıkamıyor bile. Bunları hepiniz biliyorsunuz. Peki, bunu nasıl aşabiliriz? Zor. Ama imkânsız değil. Her şeyin aile içinde eğitimle başladığını biliyoruz. Belki gelecek nesilleri yetiştirme konusunda daha temkinli, duyarlı davranabiliriz. Çocuklarımıza önemli olanın iyi birey olmak olduğunu bunu sadece söylemekle değil, aynı zamanda yaparak da göstermeliyiz.
Cinsiyet ayrımı yapmadan ev içinde ya da dışarıda yapılan her şeyi ortaklaşa yapılması gerektiğini göstermeliyiz. Kalıplaşmış fikirleri - her ne kadar klişe olsa bile- (bence klişeler çok gerçek) ancak göstererek yaptırarak yıkabiliriz. Çünkü çocuk ailesinin yansımasıdır bence. İnsanların dil, din, ırk, cinsiyet ayrımı olmadan sadece birer canlı olduğu için sevmeye sevilmeye yaşamaya hakkı olduğunun bilincine olabildiğince erken varmaları sağlanmalıdır. Doğduğumuz andan itibaren belirli kalıplara sokulmaya çalışılıyoruz. En ufak bir ret hâli bile bazen çok büyük şeylere mal olabiliyor. Kendimizi var etmek adına attığımız her adım bizden bazı şeyler götürüyor maalesef.
Ama insan alışan bir varlıktır. Yaptığımız, doğru olduğuna inandığımız şeyler etrafımızdaki insanlara zarar vermediği sürece bunları yapmaktan vazgeçmemeli; kendimizi başkalarının merhametine, inancına, dünyayı algılama biçimine bırakmamalıyız. Kendi ayaklarımız üstünde durabilmek için daha çok daha çok çalışmalı ve üretmeliyiz.
Bu bilinçle yapılan her güzel şey artı bir yol kat etmek demek. Artı birlerimizin çoğalması dileğiyle...
