top of page

TANIDIK HİSSİN ACISI

Gecenin bir yarısı irkilerek açıldı gözlerim. Bacaklarımı kendime çekmiş, terden ve

sıcaktan yatağa görünmez bağlarla yapışmış haldeyken kulağımdaki minik beyaz

elektronik cihazdan gelen şarkı değişmişti ama içimdeki his yerini korumaya devam

etmekteydi. Küçüklüğümden bu yana bazı gecelerde yüreğimi kaplayan bu his tanıdıktı

ve şu an benimleydi. Gecenin yerini gündüze devretmesine az bir vakit kala gözlerimde

huzursuz bir uykunun izleri bulunmaktaydı.


Bacaklarım kendime çekiliyken biraz daha yatakta büzüştüm, yok olmak ister gibi.

Hafif eğik başımdan geçen şey uzmanların kendimce yanıldığıydı. Uzmanlar

yanılıyordu çünkü anne rahminde de altı ay kaldığımız bu cenin pozisyonu denilen

yatma şekli onlara göre yetişkinlikte de sağlıklı uyku için ideal bir uyuma pozisyonu

olduğuydu. Yanılıyorlardı buna emindim yoksa neden her kalbim kırıldığında bu kadar

küçülerek yatacaktım ki.. Belki de kalp kırıklıklarımız, küçülme ve yok olma isteğimiz

ana rahminden beri vardı diye düşündürdü bu durum bana istemsizce.


Küçüklüğümden beri bazı geceler böyle kokardı, huzursuzluk gibi. Kalp ritmim

düzensiz olurdu zamanla buna karın ağrısı eklenmişti. Zaman geçtikçe, kimlikteki

doğum tarihimden bulunduğum yıla kadar geçen süre arttıkça duygularımın da

olgunlaşmasını içimdeki huzursuzluk ve korkunun yerini başka duygulara bırakmasını

beklemiştim ama hayatta birçok şeyde yanıldığım gibi bunda da yanıldım. İçimdeki

korku yerini her zaman korudu, bunu bazı gecelerde yatakta dönmeye çalışırken bile

kendimce ses yapmamaya çalışırken fark etmiştim. Ufacık ses bile içimdeki korkuyu

arttırırdı. Bir anda bunu fark etmek gözlerimi doldurdu, bu gecelerde hep ağlardım ya

zaten o düştü sonra zihnime. Gözlerimden sicim gibi akıp yastık kılıfımı ıslatan yaşlar

için düşündüklerim sadece bir bahaneydi, içimdeki hüzün yangını söner belki diye

akıtıyordum yaşlarımı ama tam tersi oldu, ateş harlandı.


Bir yerde gördüğüm satırlar geldi aklıma, ilk okuduğumda da kalbime bir darbe

almışçasına kalmış ve canımı yakan sözleri tekrar tekrar okumuştum, hissettirdiklerini

tam hatırlayabiliyor olsam bile kelimelerin yeri zihnimde farklı kalmış olabilir pek

tabii.  Eğer ki bulanan zihnim beni yanıltmıyorsa "Kaçtığın şey içindeyse nereye

gidersen git seni bulur." diyen bir sözdü bu. Öyleydi. Karşıma rastgele çıkan bir

cümlenin haklılığı altında ezilmiştim. Kaçmıştım, uzaklaşmıştım tüm o karanlık

gecelerden ve buna sebep olan her etkenden. Ama olmamıştı işte, kaçtığım his kalbimi

öyle sıkı öyle içten sarmış ki ben fark etmeden nereye gidersem gideyim aslında hep

benimleymiş ve en ufak bir kıvılcımı beklemişti beni yakmak ve kül etmek için. Bu

gece bunu daha net anlamış oldum.


Tüm bunları fark ettiğimde bir başka duyguyu daha fark ettim o da beni yakan ateşin

içinde oluşan intikam duygusuydu. Ben kül olurken beni yakan her sebebi yakma

arzusuydu içimdeki, tehlikeliydi belki ama doğru kullanıldığında faydası bana dokunur

diye düşündüm. Arzu büyüdü ve zihnimde şekillendi, yanacaktım ama kalbimi bir Anka

kuşuna çevirip ben galip gelecektim, küllerimden doğacaktım. Kalbimdeki intikam ateşi

gözyaşlarım arasında bir gece kendime verdiğim bir söz haline geldi. Yetişkinliğimde

bile dayanamadığım bu his batağını küçüklükten beri yaşamış olmak, daha bu hisse

toyken canımın ne kadar yandığını anımsamak geçmiş zamandaki kendime bu sözü bir

borç bilmeme neden oldu.


Sözüm gecenin bir vakti huzursuzlukla uyanan herkese: Yüreğiniz huzursuzluğun baş

edilemez inadıyla kahrolduğunda yanın ama tekrar doğmaktan korkmayın, işte bu sizin

intikam ateşiniz olsun. Her duyguyu galip edecek daha baskın bir duygu siz istediğiniz

sürece vardır.




0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

A KİŞİSİ

bottom of page